Related Papers
Semih YEŞİLBAĞ
OSMÂN-ZÂDE TÂ’İB’İN ARZ-I HÂL-İ MEKÂRÎ ADLI MESNEVİSİ
2018 •
Semih Yesilbag
Kalemâne
NĀBÎ’NİN “HAZRET-İ MUHYİ'D-DÎN'ÜN” REDİFLİ KASİDESİNDE İBNÜ’L-ARABÎ ve ESERLERİNE BAKIŞ AÇISI
2022 •
Ali Cançelik
Çalışmanın konusu Nâbî’nin duygu ve düşünce dünyasında Muhyiddin İbnü’l-Arabî’nin konumunu ve değerini tespit etmektir. Bu tespit çalışması, sadece Nâbî Dîvânı’nda İbnü’l-Arabî hakkında yazılmış kaside ile sınırlı tutulmuştur. Makalenin kapsamı kaside ile sınırlı olmakla birlikte kasidenin haricinde Nâbi’ye ait bazı kaynaklara da müracaat edilmiştir. Yöntem olarak klasik metin şerhi geleneğinde yer alan, müellif, dönemin dil ve ima özellikleri, konu edilen kişinin kendi düşünce ve duygu dünyası, ima ve işaretlerin bağlamı dikkate alınmıştır. Okur merkezli denebilecek yorumdan kaçınılmış, mezkûr iki kişinin de düşünce bütünlüğü gözden kaçırılmamaya çalışılmıştır. Aynı kaside üzerine yapılan çalışmalar incelenmiş; tespit edilen çalışmaların kapsam, yöntem ve inceleme konusundaki eksikleri dikkate alarak özgün bir inceleme yapılmaya çalışılmıştır. Kasidenin dil içi çevirisi yapılmış ve her bir beyit kendi içinde şerh edilmiştir. Çalışma sonucunda Osmanlı duygu ve düşünce dünyasının önemli bir figürü olan Nâbî’nin nezdinde İbnü’l-Arabî’nin yeri tespit edilmiş ve Nâbî’deki yansımaları ortaya konmaya çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Klasik Osmanlı Şiiri, Tasavvuf, Nâbi, İbnü’l-Arabî
Journal of Turkish Research Institute
ŞEYH ABDÜLGANÎ en-NABLUSÎ'NİN (ö. 1143/1731) MEVLEVÎLİK MÜDAFAASI: el-UKÛDÜ'L-LÜ'LÜİYYE FÎ TARÎKİ'S-SÂDETİ'L-MEVLEVİYYE ADLI ESERİ
2016 •
Abdulcebbar KAVAK
NÛRÎ’NİN MANZÛME-İ ÂDÂB-I ZİKR ADLI RİSÂLESİ
DOÇ. DR. İLYAS KAYAOKAY
Bu çalışmada, Nûrî adlı/ mahlaslı biri tarafından manzum olarak yazılmış, 1308/1891 yılında taşbaskısı yapılmış 24 sayfalık Manzûme-i Âdâb-ı Zikr adlı eserin tanıtımı, incelenmesi ve metnin transkripsiyonlu aktarımı yapılmıştır. Edirneli Mehmed Nûrî’ye ait olabileceğini düşündüğümüz “Manzûme-i Âdâb-ı Zikr” adlı eser; iki manzum risaleden meydana gelmektedir. Eserin sonunda yedi beyitlik bir Na’t-ı Şerif ve Hatm-ı Hâce duası da yer almaktadır. İlk risale; “Haza er-Risâletü’l-Manzûme Fî Âdâbi‘z-Zikri‘n-Nakşibendiyyi‘l-Hâlidî” başlıklı 160 beyitlik bir mesnevidir. Bu mesnevi, Hâlid-i Bagdâdî’nin “Risâle Fî Âdâbi’zZikr”inde yer alan, zikirde gerekli yirmi adabı açıklayan manzum bir Türkçe tercümedir. Nasihat-nâme türündeki ikinci risale; 92 beyitlik “Haza Risâletü‘lManzûme Fî Hakkı‘n-Nasîha ve Musâbabetü’l-İhvân” başlıklı bir kaside olup, tarikat ehlinin kendi içerisinde ve toplum içinde dikkat etmesi gereken hususları, bazı uyarı ve öğütleri ihtiva etmektedir. İSAM Osmanlıca Risaleler Veri Tabanı’nda kayıtlı olan bu eserin tanıtılıp gün yüzüne çıkarılması, bu alanda yapılacak olan yeni çalışmalara katkı sağlayacaktır.
İSTEM.12.2008_ABBÂSÎ COĞRAFYASINDA BİR NESEB ÂLİMİ: ZÜBEYRÎ (236/851) VE KİTÂBU NESEBİ KUREYŞ’İNE GÖRE NESEB BİLİMİ USUL, MUHTEVA VE İFADE ŞEKİLLERİ - Azerbaijan in the First Century of the Abbasid Period (132-232/750-847) - Yrd.Doç.Dr. Gülgûn UYAR - (S.127-152)
İstem Dergisi
Mus‘ab ez-Zübeyrî, bilim tarihinin önemli neseb uzmanlarından biridir. Abbâsîler döneminde yaşamıştır. Nesebü’l-Kebîr ve Kitâbu Nesebi Kureyş adlı iki eseribilinmektedir. Bu eserlerinden Kitâbu Nesebi Kureyş bugüne ulaşmış ve neşredilmiştir.Bu eser, doğrudan Kureyş kabilesinin nesebine aittir. Bu eserde Kureyş kabilesi başlangıcından müellifin yaşadığı döneme kadar kişiler bazında tanıtılmıştır. Müellif, başta Hz. Peygamber ve ailesinin mensup olduğu Hâşim oğulları olmak üzere, Kureyşliler’in soy kütükleri hakkında ayrıntılı bilgiler verir. Ayrıca bu kişilerle ilgili bazı önemli olaylara da değinir. Eser bilhassa Câhiliye, Asr-ı saâdet, Hulefâ-yi Râşidîn, Emevîler ve Abbâsîler’in ilk dönemi açısından kaynak olma özelliğini taşımaktadır.
NASÎRÜDDÎN ET-TÛSÎ’DE NEFSÜ’L-EMR PROBLEMİ: MUTÂBAKAT TEORİSİ BAĞLAMINDA BİR DEĞERLENDİRME
NASÎRÜDDÎN ET-TÛSÎ’DE NEFSÜ’L-EMR PROBLEMİ:MUTÂBAKAT TEORİSİ BAĞLAMINDA BİR DEĞERLENDİRME
2021 •
Maşuk Aktaş
BANDIRMALI ŞEYH YÛSUF NİZÂMEDDİN EFENDİ (ö. 1165/1752) ve MERSİYYE-İ ŞÂH-I ŞEHÎD-İ KERBELÂ’SI
2006 •
Selami Şimşek
OZET Bu makalemizde Bandirmali Yusuf Nizâmeddin Efendi’nin hayati ve eserleri hakkinda bilgi verilmis, tek eseri Mersiyye-i Şâh-i Şehid-i Kerbelâ yeni harflere bazi aciklamalarla aktarilmistir. Şeyh Yusuf Nizâmeddin Efendi, XVIII. asir sufi sâirlerindendir. 1081/1671’de Bandirma’da dogmustur. Babasi, Celveti seyhlerinden Bandirma’li Hâmid Efendi (o. 1138/1726)’dir. Nizâmeddin Efendi, sulukunu babasindan ve Hudâyi Âsitânesi Şeyhi Erzincanli Mustafa Efendi’den (o. 1122/1711) Celveti usulu uzere tamamlamistir. Babasinin olumunden sonra irsad gorevini ustlenen ve Uskudar’in sevilen, sayilan bir seyhi olan Nizâmeddin Efendi’nin, bilinen tek eseri Mersiyye-i Şâh-i Şehid-i Kerbelâ’dir. Anahtar Kelimeler: Celvetilik, Yusuf Nizâmeddin Efendi, Mersiyye-i Şâh-i Şehid-i Kerbelâ. ABSTRACT This our study dwells on Yusuf Nizameddin Efendi from Bandirma (d. 1752) his life, works and Mersiyye-i Şah-i Şehid-i Kerbela that his work of one only is cited Turkish version with some explanation. Sheikh Yus...
BİR TEFSİR KAYNAĞI OLARAK İBN HİBBAN’IN es-SİRETÜ’N-NEBEVİYYE’Sİ
2021 •
Gökhan Atmaca
ALÂÎ B. MUHİBBÎ EŞ-ŞÎRÂZÎ'NİN "NETÎCETÜ'S-SÜLÛK FÎ TERCEME-İ NASÎHATİ'L- MÜLÛK" ADLI ESERİ VE SİYASET DÜŞÜNCESİ
2017 •
Muhammed Salih İzgöer
Bu tezde II. Selim (1566-1574) dönemi mesnevîhan ve siyâsetnâme müellifi olan Alâî b. Muhibbî eş-Şîrâzî’nin, (ö. 966/1559’dan sonra) Gazzâlî’ye (ö. 505/1111) ait olan Nasîhatü’l-mülûk adlı eserinin Türkçe tercümelerinden Netîcetü’s-sülûk fî terceme-i nasîhati’l-mülûk adlı eserinin tanıtımı, kaynak ve içerik analizi ile siyaset düşüncesi ele alınmıştır. Eser Nasîhatü’l-mülûk çevirileri içinde yer yer şerhli ve mütercimin önemli ilavelerini hâvi olması bakımından önem arz ettiği gibi II. Selim’eşehzadeliği döneminde sunulması bakımından da kayda değerdir.Tezde ilk önce Nasîhatü’l-mülûk hakkındaki tartışmalar ve literatür, ayrıca eserin çevirileri üzerinde durulmuştur. İkinci olarak siyâsetnâme geleneği üzerinde durulmuş ve bir siyâsetnâme müellifi olarak Alâî b. Muhibbî hakkında bilgi verilmiştir. Ayrıca Netîcetü’s-sülûk fî terceme-i nasîhati’l-mülûk’un Muhibbî’ye aidiyeti, yazılış amacı ve tarihi, ayrıca nüshaları ve şerh tekniğine değinilmiştir. Son olarak Muhibbî’nin esere eklediği hususlar bağlamında eserin muhteva tahlili yapılmış ve Muhibbî’nin siyaset düşüncesinin ana hatları sunulmuştur.
Uluslararası İbnü’l Arabi Sempozyumu İnsanlığın Hakikat Arayışı ve İbnü’l Arabi
İBNÜ'L-ARABÎ'NİN NİYAZÎ-İ MISRÎ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ: RİSÂLE-İ VAHDET-İ VÜCÛD ÖRNEĞİ
2018 •
Soner Eraslan
İslam tarihinin teşekkül sürecinden günümüze değin dinî, iktisadî ve ilmî muvacehelerle öne çıkmış şehirler vardır. Şehirleşmeler Hicaz coğrafyasında Medine ile başlamış, Müslümanların Akdeniz havzasına inmesiyle birlikte Irak’ta Bağdat, Şam, Basra; Mısır’da Kahire, Fustat; Endülüs’te Zehra, İşbiliye, Tuleytula (Toledo) ve Anadolu’da Konya, Kayseri ve İstanbul gibi şehirlerle İslam düşüncesi Ortaçağ dünyasına yayılmıştır. Nitekim Malatya da bu zengin atmosfere katkı sağlayan şehirlerden biridir. İbnü’l-Arabi, Sadreddin Konevî, Niyazî-i Mısrî gibi birçok mutasavvıfa ev sahipliği yapmıştır. Şüphesiz oluşan bu tasavvufî hava gerek şehre gerekse şehrin sakinlerine sirayet etmiştir. Tebliğimizde aynı zamanı paylaşmasalar da aynı şehri ve metafiziksel zemini paylaşan İbnü’l-Arabî’nin Niyazî-i Mısrî üzerindeki etkisi üzerinde duracağız. Muhyiddin İbnü’l-Arabî (638/1240) Endülüs’te doğmuş, doğduğu yerde durmayıp birçok beldeye seyahatte bulunmuştur. İsmi gibi gittiği yerleri diriltmiştir. Bu coğrafyalar arasında Malatya sayılı bir yer tutmaktadır. Malatya’nın irfanî geleneğinin müessisi denilse yeridir. İbnü’l-Arabî etkisi asırlar boyu devam etmiş, birçok kişinin düşünce dünyasına nüfuz etmiştir. Bunlardan biri de Malatya’da doğup Diyarbakır, Mardin, Mısır, Bursa, İstanbul ve birçok Arap ve Rum diyarını gezip nihayet bugün sınırları Yunanistan’da olan Limni’de sürgündeyken 1105/1694 yılında vefat eden Niyazî-i Mısrî’dir. Her iki mutasavvıfın da birer ilim ve irfan ummânı olmaları hasebiyle bu etkiyi Niyazî-i Mısrî’nin Risâle-i Vahdet-i Vücûd adlı eseri ile sınırlandıracağız. Eser ismiyle müsemma olup vahdet-i vücuda dair bilgileri ihtiva etmektedir. Niyazî-i Mısrî, İbnü’l-Arabî’nin sistemleştirmiş olduğu vahdet-i vücûd nazariyesi üzerinde durmuş birçok ayeti ve hadisi bu düşünce ile tefsir edip açıklamıştır. Bunun yanında başta kendi şiirleri olmak üzere Yunus Emre, Kaygusuz Abdal, Nesîmî, Mevlânâ Hüdavendigâr gibi mutasavvıf şarihlerin Farsça ve Türkçe şiirleriyle sözü geçen ayet ve hadislere yapmış olduğu tefsirlerin etkisini pekiştirmiştir. Özellikle İbnü’l-Arabî’nin sıfat nazariyesini ele alan yazar özelde insanı genelde bütün âlemleri bu sıfatların tecellileri olarak işlemiştir.